17 Ekim 2014 Cuma

Ahmet Çiğdem hocanın yorumu

-“Sol yoktur” başlıklı yazınızın, gerçekte “solda bir siyaset teorisinin olmadığı” iddiasını dile getirmeyi amaçladığını görmekle birlikte, bu iddianın tam da, “sol yoktur” ifadesini yanlışladığını, aslında, “sol varolduğu için”, “sosyalizm ve/veya komünizmde” bir siyaset teorisinin gelişkin bir biçimde temellendirilmediği ampirizmini öne çıkarma kurnazlığına prim bile vermek istemem, değil değer—yine de bu ampirizmi görmezlikten gelmek doğru bir tutum olmasa gerektir. Hele hele “sol” kavramının, gösterdiğinden çok gizlediğini ve artık, solla, sosyalizmin ve komünizmin özdeşleştirilmesinin çocukca bir tutkuyu imâ ettiğini belirtmek isterim. Siz sola bakmaktan, sosyalizme ve komünizme bakmaya fırsat bulamıyorsunuz. Buna devam edebilirsiniz. Sosyalizmin bir siyaset teorisine sahip olmadığı iddiası, bir çok kereler ve muhtelif isimlerce sahiplenilmiştir. Perry Anderson, Batı Marksizmi üzerine yazdığı kitabında hatta, bu iddiayı, kitabın temel argümanı olarak benimsemiştir. Gelgelelim, bu bir siyaset teori yokluğuna ve zaafına yol açmadığı gibi, önce Lenin’le parti ve cadre anlayışı, sonra II. Dünya Savaşı konjönktürünün neredeyse zorladığı ve sonrasında bütün Komünist Partileri en azından bir yere kadar “vicdanen” bağlayan tek ülke sosyalizmi pratiği, sosyalist enternasyonellerin ve beynelmilel işci hareketinin gelişim tarihi içerisindeki tartışmalarla birlikte kılı kırk yaran siyasal çatışma ve anlayışları belgelediğini dikkatinize sunarım. Sadece Lenin ve Troçki’nin Rusya özgüllüğünden çıkarak yazdıkları bugün bile bir siyaset teorisinin öncüllerini kurmak bakımından eşsiz veriler sunmaktadır. Sizin bütün bunları bilmiyor oluşunuz, yahut biliyor ve fakat önemsemiyor oluşunuz, solipsizminizi güçlendirir belki ama sizi haklı ve doğru kılmaz. Sadece, Balibar’ın egaliberte kavramı bile (maalesef Ranciere değil), münhasıran eşitlik paradigmasına bağlı geleneksel sosyalist bir siyasal kavrayışın çıkmazlarını bir kere daha vurgulamak açısından oldukça işlevsel olmuştur- sizin olmadığını sandığınız, siyaset kavrayışı için, bu tek örnek olmasa gerektir. Nitekim, andığınız isimler, sizi tatmin edecek bir siyaset teorisi geliştirmese bile, sizi “eğitmeyi” başarmış gözüküyorlar. Söylediklerinizin haksız, yanlış ve demagojik olduğunun en büyük kanıtı, şahsınızın düşünsel varlığı değil midir? Siz bunlarla değil, Star, Yeni Şafak, Sabah, Akşam, bilmem hangi tv kanallarındaki ağabeyleriniz ve arkadaşlarınızla varolmak istiyorsanız, bu sizin seçiminiz, buna bir şey diyemem. Onlar sizin “arzuladığınız” siyaset teorisini zaten geliştirmişlerdir belki. Bu ülkede düşünceye yönelik düşmanlığın bir kere daha sizin şahsınızda tescil edilmesinden üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Ne kadar parlak olursa olsun, bu obskürantizmin sizin tarafından temsil ediliyor olması, aynı şeyi bıktırıcı bir bayağılıkla sürdürenlerin ekmeğini elinden alabilir, burada bir yarar var; bunu da belirteyim. Kardeşce tavsiyem, olabilirse eğer, bu lafazanlıklara müracaat etmemenizin biyolojik ve ideolojik sağlığınız açısından önemli olduğu istikâmetindedir. Bu notu yazmamın amacı şudur: müslümanların son yıllarda, sosyalizmi ve komünizmi teorik ve pratik olarak azımsamaya, değersizleştirmeye ve önemsizleştirmeye ayırdıkları enerjinin beyhude olduğunu söylemek. Tanrı yardımcınız olsun, yine de. -

Ahmet Çiğdem hoca lütfetmiş yorum yapmış. Sağolsun. İstediğim -ve zaten kendisinden bekleyeceğim- dolulukta bir yorum olmuş. Gözlerden kaçmasın istedim. Yalnız bedenizin de kendilerine birkaç itirazı olacak. Bu haftasonu şehir dışında bir panelde olacağım için zat-ı alilerine cevap veremeyeceğim. Ama döndükten sonra bu kıymetli yoruma hakkında birkaç kelam etmek niyetindeyim. Allah cümlemize faydalı ilim nasip etsin.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder